lost ne demek

lost kelimesinin Türkçe anlamı

• 0 not knowing where you are or where you should go -- kaybolmuş

  • I got lost on the way.

• 1 If something is lost, no one knows where it is. -- kayıp, yitik

  • Things tend to get lost when you move house.

  • Lost: black cat with white paws.

• 2 not knowing what to do in a new situation -- kaybolmuş, ne yapacağını bilmeyen, alışmaya çalışan

  • It was his first day in the office and he seemed a bit lost.

• 3 to be unable to live or work without someone or something -- (onsuz) bir hiç olmak, işe yaramamak, iş yapamamak; (o) eli ayağı olmak

  • She's lost without her computer.

• 4 If a joke or remark is lost on someone, they do not understand it. -- anlaşılmamış olmak; etkili olmamak; boşa gitmiş olmak

• 5 an impolite way of telling someone to go away -- 'Kaybol!', 'Gözüm görmesin!', 'Çek git!'

• 6 past of lose -- 'kaybetmek' fiilinin geçmiş zaman hâli