blind ne demek

blind kelimesinin Türkçe anlamı

• 0 not able to see -- kör, ama, gözleri görmeyen

  • She went blind after an accident.

  • This project provides guide dogs for the blind.

• 1 to not notice something, or not want to notice something -- görmezlikten gelmek, bir şeye karşı kayıtsız olmak, gözünü kapamak, gözü hiçbir şey görmemek

  • Drivers who speed are often blind to the risks they cause.

• 2 an extremely strong feeling that makes you do things without thinking -- gözü kapalı davranma, düşünmeden hareket etme, gözünü karartma ve yapma

• 3 a bend or corner on a road that is dangerous because you cannot see cars coming around it -- trafikte/yolda kör nokta, dönemeç, köşe

• 4 to make someone blind, either permanently or for a short time -- gözünü kapatmak, bağlamak

  • [ often passive ] I was blinded by the car headlights.

• 5 to make someone unable to understand the truth about someone or something -- birinin gerçeği anlamaması için gözünü kör etmek, görmesine engel olmak

  • Love blinded her to all his faults.

• 6 a cover that you pull down over a window -- perde, kapatan şey